Belki bu yazıdan asla haberin olmayacak,otobüste yanıma oturan türbanlı yeşil pardesülü kız ama ben yine de buradan da bunları bir şekilde blogumu ziyaret edenlerle paylaşmak istedim...
2 gün önce Kızılay tarafındaki işlerimi halletmek için yeni aldığım annemin tabiriyle "gemi kadar büyük" arabamı park etmeye alışamadığım için otobüsle gitmeye karar verdim. Halk otobüsünde öğrenci ücreti ödediğimde muavinin bu yaşta öğrenci mi olur bakışlarına maruz kalmamak için belediye otobüsünü kullanmayı tercih ediyorum. Herneyse Kızılaydaki işlerimi halledip otobüse bindim... Genelde Ankara Büyükşehir belediyesinin 65 yaş üzeri kişilerin belediye otobüslerini ücretsiz kullanma uygulamasından dolayı boş olsa bile otobüste oturmamayı tercih ediyor olsam da o gün yorulduğum için arka sıralardaki boş durak koltuğa oturdum. Oturur oturmaz yaşı maksimum 20 olan yeşil bir pardesü giymiş elinde tıp fakültesinde okutulan derslerin kitapları ve notları bulunan bir kızın birden irkildiğini fark ettim. İlk önce anlam veremesem de sonra otobüs hareket ettikçe kız benden sanki üzerimde ona bulaşacak bir mikrop taşıyormuşum gibi uzaklaşmaya başladı.
Ne oluyor yahu diye düşündüm ilk olarak, sonrasında acaba bilmeden dokundum mu diye düşündüm... Sonra kızın kaçamak gözlerle beni süzdüğünü fark ettim. Parmağımdaki alyans tarzı yüzüğü inceledi uzun uzun uzun... Kendimi bu kadar kötü hissettirmesinin bir karşılığı olmalı diye düşündüm... Bebekliğimden beri kadınların içerisinde büyüdüm ben, kadın erkek eşitliğini savunan, kadınlara karşı asla kaba bir davranış göstermeyen ve önümde çırılçıplak olsa bile bir kadına asla yan gözle bakmayacak bir adamım ben...
Yerimden kalkmak istedim ama durup ne yapacağını izlemeye karar verdim sonra... Başını örtüp etrafındaki tüm erkekleri potansiyel tacizci olan kız az sonra telefonunu eline aldı ve görebileceğim şekilde tutarak tuş kilidini açtı... Ekranda kendi saçı açık ve bayağı abartı makyajlı bir fotografı vardı, hani saç teli görünmesi namahremdi onlar için ? Fotografta bile olsa en mahremini açmıştı gözlerimin önünde... Sonrası daha da ilginçti Whatsappta gelen bir mesajı yanıtladı, ilgimi çektiği için dikkatli baktım bir erkekle gayet samimi bir sohbet ve kalpli smileylerle kapattı muhabbeti... Sonrasında farklı bir erkek resmi olan bir Whatsapp mesajı geldi onu da inceledim (evet belki bu yaptığım doğru bir şey değil ama potansiyel tacizci damgası yemek de hiç hoş değildi) orada da "sevgilim, ben de çok özledim seninle birlikte olmayı, kalpli öpücük" içeren bir konuşma geçti... Ve kız inmek için toparlanmaya başladı...
Kendi kendime bu şekilde gitmemeli dedim ve otobüsteki herkesin duyabileceği şekilde; Bir saniye dinlermisin beni "Bak kızım sen benim kardeşim yaşındasın, bindiğim andan itibaren kendini benden uzaklaştırarak cama yapıştın resmen, senin aklından geçen iğrenç şeyleri sen üzerime atlasan da yalvarsan da yapmam ben, benden zarar gelmez ama o erotik mesajlaştığın 2 farklı adamdan korkmalısın bence abi nasihati olsun bu da sana" dedim... Otobüsteki herkes şok olmuştu kız da utancından kafasını kaldırmadan kaçar adımlarla otobüsten koşarak indi... Otobüsteki insanların "afrein oğlum bunlara iyi bir ders verdin, ben de gördüm haklısın..." demesini bile umursamadım... Kendimce doğru olanı yapmanın verdiği huzurla evimin önünde indim otobüsten...
Eve girdikten sonra düşündüm o kız tıp fakültesini bitirdiğinde, hastahanede acil müdahele gerektiren bir erkek hasta geldiğinde kafasındaki iğrenç düşüncelerden dolayı nasıl bir tutum sergileyecek... Umarım bu zihniyettekiler bir an önce silkinip kendine gelir, yoksa pek güzel günler göremeyeceğiz ileride benden söylemesi...
Bv's inn
Hayatıma ait küçük detaylar, keyif aldığım şeyler... vs. vs....
2 Aralık 2015 Çarşamba
10 Şubat 2015 Salı
Benzemez kimse sana...
Pazar sabahı her sabah yaptığım gibi gazete ve ekmek almaya gitmek için arabaya bindiğimde radyo kanallarının hemen hemen hepsinde Müzeyyen Senar şarkıları çalıyordu. Eyvah dedim tüm radyolarda Müzeyyen Senar şarkıları çalıyor, yaşadığı sürede gösterilmesi gereken saygı öldükten sonra gösterilir ya genelde, aynen o şekilde oldu bu sefer de. Bir radyoda Türkiye'nin gelmiş geçmiş en güzel düet albümünde yer alan benim de en sevdiğim Müzeyyen Senar şarkısı olan Gülşen-i Hüsnüne Kimler Varıyor çalmaya başladı. Arabayı kenara çekip sesi de açıp dinledim Müzeyyen Senar ve Sezen Aksu düetini. Akşam da 2 kadeh rakı ve Müzeyyen Senar'la Bir Ömre Bedel albümü eşliğinde yaptım Müzeyyen Senar'a veda faslımı...
Nurlar içinde yat Cumhuriyet'in Divası...
28 Ocak 2015 Çarşamba
90'larda En Severek Dinlediğim Kadın Şarkıları Top 10
Kendimi bildim bileli müzik
hayatımda hep önemli bir yer tutmuştur. 90’ların yeri apayrıdır benim için. Her
dinlediğimde çocukluğumu anımsıyorum 90’lar şarkılarını.
Daha 5 yaşındayken evimizdeki CD
çalarda babamın aldığı Sezen Aksu’nun Söylüyor albümünü dinlerdim sabah akşam.
Her yeni çıkan Kaset mutlaka alınırdı benim yoğun ısrarlarım sonucu. Okumayı
yeni öğrendiğim dönemde en çok kasetlerin kartonetlerinde yazan şarkı sözlerini
daha kolay okuyabileceğim için sevinmiştim :)
.
91 senesinde ilk walkmanimi
aldığımı hatırlıyorum. Bu walkmen bana bir çanta dolusu kaset ve pil
beraberinde eşlik ederdi seyahatlerimde. Sonrasında kaset devri kapandı önce CD
sonra da Mp3 olarak devam etti bu şarkılar bana. Aradan uzun yıllar geçmesine
rağmen hiç kopmadı 90’lar şarkılarıyla bağım her dinlediğimde o dönemi
anımsıyorum. Güzel bir çocukluk dönemi yaşadığım için bu şarkılar beni mutlu
ediyor.
Arabamda, Mp3 çalarımda,
Bilgisayarımda sürekli bu şarkılar dinliyorum sıkılmadan. Şimdi sizlerle 90’lara
damgasını vuran ve bende çok özel yerleri olan Kadın vokallerin seslendirdiği
10 hareketli pop şarkısını paylaşmak istiyorum. (Sıralama tamamen doğaçlama
olup, paylaştığım bütün şarkıların benim listemdeki yeri 1 numaradır. )
1. Sezen Aksu – Seni Yerler
1996 senesinde çıkan Düş
Bahçeleri albümünün çıkış şarkısıydı. Şarkının introsunu ilk duyduğum anda aşık
olmuştum. Öyle ki Kaseti yeni aldığımda şarkının tamamını dinlemeden birkaç kez
introyu başa sarıp dinlemiştim. Söz ve müziği Sezen Aksu’ya ait bu şarkının
geri vokallerinde Sertab Erener, Şebnem Ferah ve Elif Ersoy’u duyuyoruz. Bir
erkeğe laf atmanın en güzel şeklidir bence bu şarkı. Şarkının klibi de kendisi
gibi eğlencelidir. Danslar, Mahalle canlandırması ve Oyuncular muhteşemdi.
(Halen cep telefonumun melodisi olarak kullanıyorum bu muhteşem şarkıyı.)
2.Emel Müftüoğlu – Deli Et Beni
Emel’in 1994 senesinde çıkarmış
olduğu Emel’ce albümün en cüretkar ve en hareketli parçası. Söz ve Müziğinin
Harun Kolçak’a ait olduğunu duyduğumda çok şaşırmıştım. Klibi de kendisi kadar
cüretkardır, o yılların (gerçi halen seksi kadın denildiğinde Billur Kalkavan
gelir genelde akıllara) en seksi isimlerinden Billur Kalkavan’ın duvara dönük
bir şekilde üstsüz bir şekildeki erotik dansları ve Yeşim Salkım’ın duru
güzelliğini içerir bu klip. Bu şarkıyı ne zaman duysam içimde bir enerji
patlaması hissederim…
3.Ayşegül Aldinç – Alimallah
Ayşegül Aldinç’in 1996 senesinde
yayınlanan Söze Ne Hacet albümünün çıkış parçası. Sözleri Şehrazat – Müzik ve
Düzenlemesi Aykut Gürel’e aittir. Şarkının klibini Mete Özgencil yönetmiştir ve
bu klip MTV’de yayınlanmıştı. (Ne var bunda diyebilirsiniz belki ama o dönemde Türkçe
bir şarkının MTV’de yayınlanması bayağı sükse yapıcı bir olaydı.)
4.Yıldız Tilbe – Sana Değer
1993 Senesinde Kanal 6 da
yayınlanan ve birkaç bölüm süren Sezen Aksu Show programında canlı olarak
okuduğu Zülüf Dökülmüş Yüze türküsüyle tanıştığımız muhteşem ses Yıldız Tilbe.
Sezen Aksu’nun okulundan mezun olacağı dönemde yaptığı yaramazlık sonrasında bu
okuldan ayrılan ve kendi kanatlarıyla uçmaya başlayan Yıldız, 1994 senesinde
ilk stüdyo albümü Delikanlım’ı piyasaya sürdü. O albümün Flamenko esintisi
taşıyan, en hareketli parçası Sana Değer. Sözleri Yıldız Tilbe, Müziği Bülent
Özdemir’e aittir bu muhteşem şarkının.
5.Sertab Erener – Sevdam Ağlıyor
Sertab Erener’in şimdiye kadar
çıkan en iyi albümü La’l(1994) de yer alan. Sözleri ve Müziği Sezen Aksu’ya Düzenlemesi Rahmetli Uzay Heparı’ya
ait efsane şarkı. Şarkının girişindeki Levent Yüksel vokali alıp uzaklara
götürür insanı. Klibinin çekildiği mekanlar ve Sertab’ın duru güzelliği bu şarkıyı
efsane yapan detaylardan sadece birkaçı.
1992 senesinde çıkardığı Bum Bum Bum Adlı albümüyle tanıştığımız Seden Gürel’in 3. Stüdyo albümü Muhtemelen’in(1996) çıkış şarkısıdır. 1992 senesinde imaj çılgınlığının yaşandığı dönemde Neslihan Yargıcı’nın olaya el atması soncu şarkı söyleyen kocaman bir beyaz şapka olarak tandığdımız, 2. Albümde de beklediğini yakalayamayan Seden Gürel’in Muhteşem dönüşümünü gördük bu şarkının klibinde. Gümüş ve Metalik Mavi babydolller içerisinde arkası çizgili çorabı, çivi topuklu ayakkabıları, uzun saçları ve halka küpeleriyle arz-ı endam etmişti hepimizi şaşırtarak. Şarkının sözleri Sezen Aksu’ya Müziği de Aykut Gürel&Sezen Aksu ikilisine aittir.
7. Bendeniz – Ya Sen Ya Hiç
1993 senesinde radyoda duyup
Sezen Aksu’nun yeni şarkısı sanmıştım. Ses rengi ve Okuma tarzı olarak Sezen
Aksu’ya çok benzetmiştim Bendenizi. Kendisi de Neslihan Yargıcı’nın imaj
çalışması kurbanı olarak adım atmıştır müzik piyasasına, Kısacık Küt Kesimli saçları
ve Halka şeklindeki siyah eteğiyle “Abajur Kız” Olarak lanse edilmiştir. İlk
klibi de bu tema üzerine çekilmiştir Bendenizin. Şarkının sözleri Zeynep Talu,
Müziği ise Garo Mafyan’a aittir. Sonraki dönemlerde kendi söz ve müziğini
yazdığı şarkılarla dinlediğimiz Bendeniz için çok iyi olmuştur bu şarkıyla
piyasaya giriş yapması. Klibi 1994 senesinde MTV de yayınlanan "Euro Video Grand Prix" adlı
programda 20 ülke arasında 11. Olup bir süre MTV de yayınlanmıştır.
8. Yonca Evcimik – Yaşasın Kötülük
Sözlerini Sezen Aksu’nun,
Müziğini de Garo Mafyan’ın yaptığı 1997 senesinde çıkan Yonca Evcimiğin 2.
Single çalışması. Sezen Aksu’nun hareketli fonda sosyal içerikli mesaj içeren
şarkılarının en güzel örneklerindendir. Erhan Ceyhan yönetiminde çekilen renkli
klibiyle hatırladığım bu şarkı çok eğlendirmişti beni her dinlediğimde.
9. Aşkın Nur Yengi – Olmadı Gitti
Listemdeki ritmi en düşük şarkı
bu sanırım ama Aşkınsız bir liste düşünemezdim. 90’larda çıkardığı tüm albümler
olay olmuş bir şarkıcıydı. Sonraki dönemlerinde sanırım okuma tekniği değiştiği
için eski duygusunu alamasam da her zaman yeri ayrıdır Aşkın’ın bende. 1992
senesinde çıkan Hesap Ver adlı 2. Albümünde yer alan şarkının sözleri Sezen
Aksu, Müziği Fahir Atakoğlu’na aittir.
10. Ajda Pekkan – Yaz Yaz Yaz
Ajda Pekkan’ın da 90lardaki pop
müzik modasına uyarak tarzını değiştirdiği Ajda’90 Albümünün lokomotif
şarkısıydı Yaz Yaz Yaz. Söz ve Müziği Şehrazat, Düzenlemesi Garo Mafyan’a ait
olan bu şarkıyla Ajda Pekkan’da 90’ların pop müzik piyasasına hızlı bir giriş
yapmıştı.
Etiketler:
90'lar,
90's,
Ajda Pekkan,
Aşkın Nur Yengi,
Ayşegül Aldinç,
Bendeniz,
Emel Müftüoğlu,
Nostalji,
Pop Müzik,
Seden Gürel,
Sertab Erener,
Sezen Aksu,
Top10,
Walkman,
Yıldız Tilbe,
Yonca Evcimik
23 Ocak 2015 Cuma
Yol Arkadaşım... Nerdesin ?
Sezen Aksu'nun Onno Tunç ardından yazılmış en güzel sözlerini içerir bu şarkı... Kaybedilmiş bir arkadaşa yazılmış modern tarzda bir ağıt... Bu şarkının bende apayrı bir yeri var. Kardeş olmak için illa biyolojik bir bağ olması gerektiğini öğrendim 2012 senesinin Haziran ayında. Kendimi çok yalnız hissettiğim bir günde yazdığım bir mesaj sayesinde tanıştık yol arkadaşımla... Hayata aynı pencereden baktığım, benimle aynı dili konuşan ve anlayan birisi çıktı karşıma... Dertlerime, mutluluklarıma, aşklarıma, hayallerime, hayal kırıklıklarıma, en güzel zamanlarıma ve en dibe vurdum dediğim anda hep ortak oldu duygularıma.
Yüz yüze hiç görüşmeden arada adına yol arkadaşlığı dediğim bir "kardeşlik" bağı oluştu... Aylar sonra artık tanışmamızın zamanı geldi dediğimde o da çok sevindi. Yüzünü hiç görmediği birisine evini ve hayatını açacak kadar cömert bir insan kaç kere çıkar ki insanın karşısına şu hayatta...
Beyaz kazağıyla beni karşılamak için yol kenarında arabasından inip yanıma gelişi hala dün gibi aklımda... İlk karşılaşma anında sanki yıllardır tanıdığım ama uzun süre görüşmediğim bir arkadaşımmış gibi rahat ve huzurluydum. Hayatımın en güzel ve huzurlu 1 haftasını geçirdim.
Sonrasında her gün en az 1 saat telefonla konuşmadığımda kendimi huzursuz hissettiğim bir yol arkadaşım ve kardeşim oldu...
Ankara Simit Sarayında keyifli bir günün kısa özeti :) |
Umarım her şey istediğin gibi olur Yol Arkadaşım...
İyi ki varsın...
21 Ocak 2015 Çarşamba
Rüya gibi geldin... Rüzgar gibi geçtin...
Ne güzel bir şarkıydı değil mi o 1975 senesinde Gökben seslendirmişti
daha sonra da Deniz Seki cover'lamıştı. Bu şarkının sözlerinin tamamı
gibi bir şey yaşamak isterdim ama olmadı... Sadece rüya gibi gelip
rüzgar gibi geçmesi oldu bu şarkıyla özdeşleşen yanı...
Soğuk bir Ankara gününde doktor randevum için öğleden sonra dışarıda olacaktım. Daha önce growlr adlı uygulamadan yazışmıştık birkaç kez. Gittiğim hastane evine yakın olduğundan randevu sonrası bir kahve eşliğinde yüz yüze tanışmayı istediğimi söyledim kabul etti saat 13:30 da buluşmak için sözleştik. Sonrasında bir mesaj yollayarak saat 15:30 a ertelesek nasıl olur dedi tamam dedim ben de. Randevu ve zamanlama konusunda çok hassasımdır sanırım 15 yıllık bir iş hayatım olmasının en olumlu etkilerinden birisi bu. Saat 15:30 oldu ama hala ses yok...
Bekledim, bekledim, bekledim...
17:30 oldu ama hala bir ses çıkmadı yaşının da genç olduğunu hesaba kattım ve dedim ki sanırım gelmeyecek boşuna vakit kaybının anlamı yok. Evime döndüm ben de kapının önünde anahtarımı ararken aklıma 1 gün önce giydiğim montun cebinde unuttuğum geldi. Eve birilerinin gelmesini beklemek için arabama geri döndüm o sırada telefonuma bir mesaj geldi "Okula gitmem gerekti kusura bakma seni de ekmiş gibi oldum" diye yazmış. Buluşmaya gelmeyen birisi için asla tekrar bir adım atmam ama sanırım eve de giremediğim için bir şans vermek istedim ve cevap olarak "15 dakika sonra kahve dünyasında bekleyeceğim" yazdım. İlk başta çok şaşırdı "ne yani buluşmaya gelmedim ve sen tekrar benim yanıma mı geliyorsun" dedi. 15 dakika sonra kahve dünyasının önüne doğru yürüdüğüm sırada başında beresi, yere kadar uzanan mavi tonlardaki atkısı, mavi beyaz montu ve kulağındaki kulaklıktan gelen müziğe etraftaki insanların bakışlarına aldırış etmeden bağıra çağıra eşlik eden sakallı genç bir adam. Etraftaki herşey durdu sanki onu gördüğümde...
Gönderdiği resimdeki gibi de değildi çok daha çekici bir adam duruyordu karşımda kızıl sakalları vücuduna orantısız küçücük elleriyle. Selamlaştık ve kahve içmek için mekana girdik... Konuşmaya başladık en son saate baktığımızda saatin 12 olduğunu fark ettik ama ikimiz de o kadar hoşlandık ki muhabbetten gitmek gelmiyordu içimizden. Daha sonra bir kez daha buluştuk bu sefer daha önce hiç gitmediği Savoy'a gitmek istedi beraber oraya gittik orada da aynı şekilde vaktin nasıl geçtiğini anlamadan uzun uzun sohbet ettik. Bu sırada hoşlandığı adamdan bahsetti bana ve kendisini yeni kabullendiği için bu süreçte nasıl yaklaşması gerektiği konusunda bilgiler istedi benden. Anlattım nasıl ilerlemesi gerektiğini sürecin yılbaşına birkaç gün kalmıştı bu konuşmayı yaptığımızda. Sonrasında aklımdan çıkmadığını fark ettim hoşlandığı kişinin anlattığı kadarıyla bir ilişkiye hazır olmadığından mı bilmiyorum bana karşı bir yeşil ışık yakmış gibi bir izlenim oluştu. Yılbaşı gecesi saatlerce mesajlaştık evde yalnız olduğumdan onun da gelmesini istedim ama istediğim cevabı alamadım... Ertesi gün buluşmak istediğini söyleyip beni aradı buluştuk ve yılbaşı gecesi hoşlandığı çocukla beraber olduğunu anlattı bana.
Sonra yine buluşmalar arabada oturup müzik dinlemeler, mekanlarda başını omzuma yaslamalar, karşı tarafın ilgisizliğinden bahsetmeler, arabada elimi tutmalar ve asansördeki o öpücük... Her şeyin farklı bir anlam kazanmasını sağlayan hareketler oldu bunlar ve her zamanki gibi ben de kapılıp gitmeye başladım...
Ağzından çıkan her söz o kadar kıymetliydi ki o andan itibaren çık gel dediğinde en kısa süresinde kapısında oluyordum. Saatlerce sıkılmadan oturuyorduk ve sürekli birbirimizle olmak istiyorduk... Ya da sadece ben öyle hissediyormuş ve yanlış anlıyormuşum bu hareketleri. Eğer birşeyler yaşamak istiyorum demiş olsaydı gözümü kırpmadan ve sonunun ne olacağını düşünmeden gideceği yere kadar gitmesi için elimden geleni hatta elimden gelenin fazlasını yapmaya hazırdım... Çünkü böyle bir adamım ben sevdiğim zaman gözüm hiçbirşeyi görmüyor ve aşırı derecede güveniyorum kapılıp gidiyorum...
Ama o daha çok yeniyim bu ortamlarda, tanışmak istiyorum insanlarla, buluşmak, konuşmak, sevişmek istiyorum dedi...
Ve gitti...
Soğuk bir Ankara gününde doktor randevum için öğleden sonra dışarıda olacaktım. Daha önce growlr adlı uygulamadan yazışmıştık birkaç kez. Gittiğim hastane evine yakın olduğundan randevu sonrası bir kahve eşliğinde yüz yüze tanışmayı istediğimi söyledim kabul etti saat 13:30 da buluşmak için sözleştik. Sonrasında bir mesaj yollayarak saat 15:30 a ertelesek nasıl olur dedi tamam dedim ben de. Randevu ve zamanlama konusunda çok hassasımdır sanırım 15 yıllık bir iş hayatım olmasının en olumlu etkilerinden birisi bu. Saat 15:30 oldu ama hala ses yok...
Bekledim, bekledim, bekledim...
17:30 oldu ama hala bir ses çıkmadı yaşının da genç olduğunu hesaba kattım ve dedim ki sanırım gelmeyecek boşuna vakit kaybının anlamı yok. Evime döndüm ben de kapının önünde anahtarımı ararken aklıma 1 gün önce giydiğim montun cebinde unuttuğum geldi. Eve birilerinin gelmesini beklemek için arabama geri döndüm o sırada telefonuma bir mesaj geldi "Okula gitmem gerekti kusura bakma seni de ekmiş gibi oldum" diye yazmış. Buluşmaya gelmeyen birisi için asla tekrar bir adım atmam ama sanırım eve de giremediğim için bir şans vermek istedim ve cevap olarak "15 dakika sonra kahve dünyasında bekleyeceğim" yazdım. İlk başta çok şaşırdı "ne yani buluşmaya gelmedim ve sen tekrar benim yanıma mı geliyorsun" dedi. 15 dakika sonra kahve dünyasının önüne doğru yürüdüğüm sırada başında beresi, yere kadar uzanan mavi tonlardaki atkısı, mavi beyaz montu ve kulağındaki kulaklıktan gelen müziğe etraftaki insanların bakışlarına aldırış etmeden bağıra çağıra eşlik eden sakallı genç bir adam. Etraftaki herşey durdu sanki onu gördüğümde...
Gönderdiği resimdeki gibi de değildi çok daha çekici bir adam duruyordu karşımda kızıl sakalları vücuduna orantısız küçücük elleriyle. Selamlaştık ve kahve içmek için mekana girdik... Konuşmaya başladık en son saate baktığımızda saatin 12 olduğunu fark ettik ama ikimiz de o kadar hoşlandık ki muhabbetten gitmek gelmiyordu içimizden. Daha sonra bir kez daha buluştuk bu sefer daha önce hiç gitmediği Savoy'a gitmek istedi beraber oraya gittik orada da aynı şekilde vaktin nasıl geçtiğini anlamadan uzun uzun sohbet ettik. Bu sırada hoşlandığı adamdan bahsetti bana ve kendisini yeni kabullendiği için bu süreçte nasıl yaklaşması gerektiği konusunda bilgiler istedi benden. Anlattım nasıl ilerlemesi gerektiğini sürecin yılbaşına birkaç gün kalmıştı bu konuşmayı yaptığımızda. Sonrasında aklımdan çıkmadığını fark ettim hoşlandığı kişinin anlattığı kadarıyla bir ilişkiye hazır olmadığından mı bilmiyorum bana karşı bir yeşil ışık yakmış gibi bir izlenim oluştu. Yılbaşı gecesi saatlerce mesajlaştık evde yalnız olduğumdan onun da gelmesini istedim ama istediğim cevabı alamadım... Ertesi gün buluşmak istediğini söyleyip beni aradı buluştuk ve yılbaşı gecesi hoşlandığı çocukla beraber olduğunu anlattı bana.
Sonra yine buluşmalar arabada oturup müzik dinlemeler, mekanlarda başını omzuma yaslamalar, karşı tarafın ilgisizliğinden bahsetmeler, arabada elimi tutmalar ve asansördeki o öpücük... Her şeyin farklı bir anlam kazanmasını sağlayan hareketler oldu bunlar ve her zamanki gibi ben de kapılıp gitmeye başladım...
Ağzından çıkan her söz o kadar kıymetliydi ki o andan itibaren çık gel dediğinde en kısa süresinde kapısında oluyordum. Saatlerce sıkılmadan oturuyorduk ve sürekli birbirimizle olmak istiyorduk... Ya da sadece ben öyle hissediyormuş ve yanlış anlıyormuşum bu hareketleri. Eğer birşeyler yaşamak istiyorum demiş olsaydı gözümü kırpmadan ve sonunun ne olacağını düşünmeden gideceği yere kadar gitmesi için elimden geleni hatta elimden gelenin fazlasını yapmaya hazırdım... Çünkü böyle bir adamım ben sevdiğim zaman gözüm hiçbirşeyi görmüyor ve aşırı derecede güveniyorum kapılıp gidiyorum...
Ama o daha çok yeniyim bu ortamlarda, tanışmak istiyorum insanlarla, buluşmak, konuşmak, sevişmek istiyorum dedi...
Ve gitti...
12 Ocak 2015 Pazartesi
Merhaba 2015
Yine çok uzun bir aradan sonra merhaba diyorum...
Klişe yeni yıl dileklerinden çok sıkıldık değil mi hepimiz, her giden yılın ardından ne kötü bir yıldı bir an önce bitse diyoruz halbuki bir önceki sene yeni umutlar besleyip her şeyin güzel olacağını düşündüğümüz bir yıl değil miydi gelen ? 2015'e dair yeni kararlar almadım ben, herhangi bir hayal kurmadım ve bir beklenti içinde girmiyorum... Sanırım yaş ilerlemeye başlayınca hayatın gerçekleri ve realist tavırlar daha ağır basıyor insan hayatında, öyle ki her yıl 1 ay öncesinden hazırlandığım yılbaşı gecesini bu sene herhangi bir program yapmadan doğaçlama olarak geçirdim. Uzatmıyorum bu yıl daha fazla görüşmek ümidiyle şimdilik hoşçakalın...
Klişe yeni yıl dileklerinden çok sıkıldık değil mi hepimiz, her giden yılın ardından ne kötü bir yıldı bir an önce bitse diyoruz halbuki bir önceki sene yeni umutlar besleyip her şeyin güzel olacağını düşündüğümüz bir yıl değil miydi gelen ? 2015'e dair yeni kararlar almadım ben, herhangi bir hayal kurmadım ve bir beklenti içinde girmiyorum... Sanırım yaş ilerlemeye başlayınca hayatın gerçekleri ve realist tavırlar daha ağır basıyor insan hayatında, öyle ki her yıl 1 ay öncesinden hazırlandığım yılbaşı gecesini bu sene herhangi bir program yapmadan doğaçlama olarak geçirdim. Uzatmıyorum bu yıl daha fazla görüşmek ümidiyle şimdilik hoşçakalın...
29 Nisan 2014 Salı
Çak bir selam ;)
Uzun bir aradan sonra bir selam çakmam lazım diyerek oturdum
bilgisayarımın başına. Uzun bir ara verdim bu sürede hayatımda çok inişli
çıkışlı dönem, sağlık problemleri, yeni kararlar ve bir ton değişik ruh hali
yaşadım… Bu kadar uzaklaşmak pek iyi değilmiş onu fark ettim biraz da. Çok
takip edilen bir blog olmasa da yazmak beni rahatlatıyor.
Yine müzikten bahsetmek istiyorum bu yazımda. İlk selam
çakmak istediğim de (ne kadar çok kullandım bu lafı aslında pek sevmem bu kaba
tabirleri ama şimdi bahsedeceğim bahsedeceğim tekliden çok etkilendim.) Ayşe
Hatun Önal 6 yıllık bir aradan sonra Alper Narman imzalı Çak bir selam adlı
tekliğiyle tekrar müzik listelerine döndü. Ne kadar eleştirildiyse de bence
yaptığı işler ve verdiği uzun aradan sonra kendisini geliştirmiş olması büyük
bir başarı. Şarkı ve klip son derece eğlenceli olmuş. Sanırım klip
televizyonlarda dönmeye başlayalı 3 hafta oldu fakat ben bu süre içerisindeki
rehavetimden dolayı dün gece ilk kez arabamda sevgilimin sana bir şey
dinleyeceğim demesiyle keşfettim şarkıyı. Hatta bir ara sosyal medya üzerinden
dönen Ayşe Hatunun askerleriyiz geyiğine de bir anlam verememiştim. Umarım
şarkı hak ettiği başarıyı elde eder ve 2014 yazına damga vuran şarkılar
arasında yer alır.
Rehavet dönemimde boş oturmadım tabi ki Uzun süredir
söylentileri yayılan ve merakla beklediğim Yıldız Tilbe albümünü satın aldım.
Sanırım şimdiye kadar bir albüm satın aldığım için 2. Kez pişman oldum. Bir
prodüktörün ya da bir PR uzmanının Yıldızı alıp iyice silkmesi ve kendine
gelmesi konusunda uyarması lazım. Özdemir Plak etiketiyle piyasaya çıkan
albümde Yıldızın daha önce Emir, Ebru Gündeş, Tarkan, Deniz Seki gibi isimlerin
seslendirdiği Eline Düştüm, Destur Çek, İşim Olmaz ve Seninle Çok İşim var gibi
hitler de yer alıyor. Albümdeki düzenlemeler, Yıldız Tilbenin karakteristik
şarkı söyleme tarzıyla uzaktan yakından alakası olmayan tarzı, Enstrümanlar
gibi bir çok kulak tırmalayıcı unsur var.
Daha önce yaptığı televizyon
programları ve sahne çalışmalarında kendisinden çok duymaya alıştığımız bu
şarkıları albümde sanki bir yere yetişecekmiş gibi aceleye getirip alaycı bir
şekilde söylemesine bir türlü anlam veremedim. Ya etrafındaki insanların yanlış
yönlendirmesi ya da müzik kariyerini bitirme isteği olan bir insanın
yapabileceği hatalar bunlar. Albümü alıp CD çalarıma taktığım andan itibaren
uzun süre şaşkınlığımı gideremedim. Defalarca albüme baktım acaba bana yanlış
bir albüm mü verdiler diye. Bu şarkıların bu şekilde harcanmasını hayret
içerisinde dinlemek zorunda kaldım. Daha önceden bir albüm hazırlanma sürecini
yakından takip ettiğim için, ne kadar zor şartlarda, ciddi bir emek ve zaman
harcanarak bu tür bir çalışmanın ortaya çıktığını bilen birisi olduğumdan çok
üzüldüm bu duruma. Umarım bir an önce silkinip kendisine gelir Yıldız Tilbe
Müzik piyasası tam anlamıyla bir kurtlar sofrası olduğundan eskiden gelen
şöhretin rahatlığı gibi bir durum günümüzde söz konusu değil…
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)