15 Ocak 2014 Çarşamba

Hatayı nerede yapıyoruz acaba ?


Uzun zamandır işlerimin yoğunluğundan ve üşengeçliğimden kaynaklı bir kış uykusu modundan yeni çıkabildim. Bu günkü yazımın konusu son dönemde sıklıkla aldığım ayrılık ve ilişkilerdeki sorun haberleri. Yakın çevremdeki mutlu görünen çiftlerin farklı zamanlarda son 1 haftadır bu tarz söylemlerini duymak açıkçası çok canımı sıkıyor.

Kendi kendime düşündüğümde sorunun nereden kaynaklandığı konusunda farklı tezler öne attığımı fark ettim. İlk tezim (belki de en saçma olanı) astrologların devamlı bahsettiği ve benim de sürekli gülüp geçtiğim gezegenlerin burç üzerinde yarattığı olumsuz etki. Konu hakkında biraz daha detaylı inceleme yaptığımda bazı tahminlerinde haksız olmadıklarını gördüm. Gezegen konumları burçlar üzerinde zaman zaman olumsuz etki yaratabiliyor. Peki bu muydu asıl sorun ? Tabiki değil. Tamam birkaç burç üzerinde konumlarından dolayı olumsuz etkilenen burç var ama çevremdeki farklı burçtan olan arkadaşlarımın % 80’lik bir bölümünde sıkıntılar var. 

Farklı bir açıdan bakmak istedim bu tezim çürüdüğü için, bu konuda haklı olduğumu düşünüyorum aslında. Genel olarak ne istediğimizi tam olarak bilmiyor ve hep mükemmeli arıyoruz. Bu mükemmeli arama olgusunu bir kenara bırakmadıktan sonra da mutlu olmak gerçekten çok zor. İnsanları olduğu gibi kabullenmeyi öğrenmek için biraz daha aşk acısı yaşamak gerekiyor sanırım. Acılar insanı olgunlaştırıyor bu su götürmez bir gerçek peki bu acıları çekmeden de olgunlaşmak mümkün değil mi ? Bu sorunun cevabını net olarak veremiyorum. Zamanında çok hata yaptım ben de.

Çok sık yaptığımız bir hata da kendimiz olmaktan vazgeçme isteği. Neden insanlar böyle bir şeyi ister ki? Sonuçta birisi sizden hoşlandıysa farklı bir kişi olduğunuzdan değil “seni sen olduğun için” sevmeye başlamıştır bence. Alışkanlıkları, arkadaşlıkları ve yaşam tarzını değiştirmek anlamsız bence yeni birisi geldiğinde hayatımıza. Ve tüm ilişkilerde savunduğum nefes alma alanı bunu hem kendimiz hem de karşımızdaki kişi için oldukça fazla bırakmakta fayda var. Sonuçta insanlar birbirlerinin hayatlarını zorlaştırmak için değil birlikte keyif almak için birliktelik yaşıyorlar. Karşınızdakinin hayatına ne kadar çok müdahale ederseniz ayrılık çanlarını çalmaya o kadar yakınlaşıyorsunuz bilerek ya da bilmeyerek.


Sanırım bu konuda bayağı birikmiş söyleyeceklerim. Sonuç olarak söylediğim gibi uzun süreli birlikteliğin ana maddesi kişisel özgürlükleri kısıtlamamak, karşındakini fazla bunaltmamak (7/24 iç içe olmak çok iyi bir fikir değil) ve en önemlisi nefes alma alanı bırakmak. Bu kriterlere dikkat ettikten sonra herkesin hayal ettiği uzun süreli ilişki için ilk temelleri atmış olabilirsiniz belki de…

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder