21 Ocak 2015 Çarşamba

Rüya gibi geldin... Rüzgar gibi geçtin...

Ne güzel bir şarkıydı değil mi o 1975 senesinde Gökben seslendirmişti daha sonra da Deniz Seki cover'lamıştı. Bu şarkının sözlerinin tamamı gibi bir şey yaşamak isterdim ama olmadı... Sadece rüya gibi gelip rüzgar gibi geçmesi oldu bu şarkıyla özdeşleşen yanı...

Soğuk bir Ankara gününde doktor randevum için öğleden sonra dışarıda olacaktım. Daha önce growlr adlı uygulamadan yazışmıştık birkaç kez. Gittiğim hastane evine yakın olduğundan randevu sonrası bir kahve eşliğinde yüz yüze tanışmayı istediğimi söyledim kabul etti saat 13:30 da buluşmak için sözleştik. Sonrasında bir mesaj yollayarak saat 15:30 a ertelesek nasıl olur dedi tamam dedim ben de. Randevu ve zamanlama konusunda çok hassasımdır sanırım 15 yıllık bir iş hayatım olmasının en olumlu etkilerinden birisi bu. Saat 15:30 oldu ama hala ses yok...

Bekledim, bekledim, bekledim...

17:30 oldu ama hala bir ses çıkmadı yaşının da genç olduğunu hesaba kattım ve dedim ki sanırım gelmeyecek boşuna vakit kaybının anlamı yok. Evime döndüm ben de kapının önünde anahtarımı ararken aklıma 1 gün önce giydiğim montun cebinde unuttuğum geldi. Eve birilerinin gelmesini beklemek için arabama geri döndüm o sırada telefonuma bir mesaj geldi "Okula gitmem gerekti kusura bakma seni de ekmiş gibi oldum" diye yazmış. Buluşmaya gelmeyen birisi için asla tekrar bir adım atmam ama sanırım eve de giremediğim için bir şans vermek istedim ve cevap olarak "15 dakika sonra kahve dünyasında bekleyeceğim" yazdım. İlk başta çok şaşırdı "ne yani buluşmaya gelmedim ve sen tekrar benim yanıma mı geliyorsun" dedi. 15 dakika sonra kahve dünyasının önüne doğru yürüdüğüm sırada başında beresi, yere kadar uzanan mavi tonlardaki atkısı, mavi beyaz montu ve kulağındaki kulaklıktan gelen müziğe etraftaki insanların bakışlarına aldırış etmeden bağıra çağıra eşlik eden sakallı genç bir adam. Etraftaki herşey durdu sanki onu gördüğümde...

Gönderdiği resimdeki gibi de değildi çok daha çekici bir adam duruyordu karşımda kızıl sakalları vücuduna orantısız küçücük elleriyle. Selamlaştık ve kahve içmek için mekana girdik... Konuşmaya başladık en son saate baktığımızda saatin 12 olduğunu fark ettik ama ikimiz de o kadar hoşlandık ki muhabbetten gitmek gelmiyordu içimizden. Daha sonra bir kez daha buluştuk bu sefer daha önce hiç gitmediği Savoy'a gitmek istedi beraber oraya gittik orada da aynı şekilde vaktin nasıl geçtiğini anlamadan uzun uzun sohbet ettik. Bu sırada hoşlandığı adamdan bahsetti bana ve kendisini yeni kabullendiği için bu süreçte nasıl yaklaşması gerektiği konusunda bilgiler istedi benden. Anlattım nasıl ilerlemesi gerektiğini sürecin yılbaşına birkaç gün kalmıştı bu konuşmayı yaptığımızda. Sonrasında aklımdan çıkmadığını fark ettim hoşlandığı kişinin anlattığı kadarıyla bir ilişkiye hazır olmadığından mı bilmiyorum bana karşı bir yeşil ışık yakmış gibi bir izlenim oluştu. Yılbaşı gecesi saatlerce mesajlaştık evde yalnız olduğumdan onun da gelmesini istedim ama istediğim cevabı alamadım... Ertesi gün buluşmak istediğini söyleyip beni aradı buluştuk ve yılbaşı gecesi hoşlandığı çocukla beraber olduğunu anlattı bana.

Sonra yine buluşmalar arabada oturup müzik dinlemeler, mekanlarda başını omzuma yaslamalar, karşı tarafın ilgisizliğinden bahsetmeler, arabada elimi tutmalar ve asansördeki o öpücük... Her şeyin farklı bir anlam kazanmasını sağlayan hareketler oldu bunlar ve her zamanki gibi ben de kapılıp gitmeye başladım...

Ağzından çıkan her söz o kadar kıymetliydi ki o andan itibaren çık gel dediğinde en kısa süresinde kapısında oluyordum. Saatlerce sıkılmadan oturuyorduk ve sürekli birbirimizle olmak istiyorduk... Ya da sadece ben öyle hissediyormuş ve yanlış anlıyormuşum bu hareketleri. Eğer birşeyler yaşamak istiyorum demiş olsaydı gözümü kırpmadan ve sonunun ne olacağını düşünmeden gideceği yere kadar gitmesi için elimden geleni hatta elimden gelenin fazlasını yapmaya hazırdım... Çünkü böyle bir adamım ben sevdiğim zaman gözüm hiçbirşeyi görmüyor ve aşırı derecede güveniyorum kapılıp gidiyorum...

Ama o daha çok yeniyim bu ortamlarda, tanışmak istiyorum insanlarla, buluşmak, konuşmak, sevişmek istiyorum dedi...

Ve gitti...

1 yorum: